Bu soru, keşfedilecek en sezgisel sorudur ve kadınların çoğu bunu okuduğunda kendi kişisel cevaplarım vereceklerdir. Orgazmın tanımlarını toparlamak için zamanlarını harcayan araştırmacılar bize, orgazmın fizyolojik refleksten doğan, çeşitli öznel yaşantılar olduğu yönünde fikir vermektedir. Fisher (1973), kadın orgazmı ile ilgili araştırmasında, kadınlardan orgazma ulaştıklarında yaşadıkları duygunun detaylı bir tanımını yapmalarım istemiştir. Bir kadın şöyle yazmıştır: “Orgazm, bir baş dönmesi, bir kendini kaybetme ile gelir -nerdeyse sanki bir beden olarak yokum da bir duygu olarak varmışım gibi orgazmın ardından vücudum gevşer- birkaç dakikalığına bir gevşeme oluşur ve ardından gerçek yaşama dönerim”. Başka bir kadınsa şöyle yazmıştır: “Orgazm duygusu, finalde bir tatmin ve rahatlama yaşanıncaya dek daha da artan bir arzu ile devam eden gerilim ve sıcaklığın tepe noktaya ulaştığı bir şeydir”. Hite (1976), kadınlardan orgazm sırasındaki fiziksel duyumlarım tanımlamalarını istemiştir. Bir kadın şöyle demiştir: “Belli belirsiz bir kıvılcım oluşuyor, orgazm ortaya çıkmaya başlıyor ve sonra birdenbire kıvılcım alev almaya başlıyor, ardından çabucak zirveye ulaşmak için, hem fiziksel hem de mental olarak bütün enerjimle konsantre oluyorum. Zaman askıya alınıyor, sıcak bir akış ve bedenimdeki tüm sinirlerin gevşediğini hissediyorum.”
Orgazm sırasında ortaya çıkan fizyolojik değişimlerin en kapsamlı ve kesin tanımı Masters ve Johnson tarafından (1966), 382 kadında, binlerce cinsel tepki döngüsünün gözlenmesi sonucu yapılmıştır. Kadınların kendi öznel yaşantılarını çeşitli şekillerde tanımlamalarının aksine, bu çalışmanın en şaşırtıcı bulgularından birisi, kadınlar arasındaki fizyolojik tepkilerin benzerliğidir. Cinsel gerilimin artması sırasında pelvik bölgede şiddetli bir vazokonjesyon meydana gelmektedir. Bu sıkışma, vajinanın dışı ve vajinayı çevreleyen dokuların tıkanmasıyla oluşan bir ‘platform’ olarak tanımlanan orgazmik platformu yaratmaktadır. Orgazm, orgazmik platformun bir dizi ritmik kasılmasıyla ortaya çıkar. Kasılmalar, vazokonjesyon ve myotoni kritik bir noktaya ulaştığında kaslara uygun olarak hareket geçen refleksif bir gerilme mekanizmasıyla oluşur (Sherfey, 1973). Kasılmalar, altı kasılmada ilk üç için 0,8 saniye aralıklarla oluşur. Kasılmalar arası aralıklar, kasılmalar devam ettikçe daha da uzar.
Kasılmanın sayısı ve şiddeti ile orgazmın algılanan şiddeti arasında doğrudan bir ilgileşim vardır, hafif bir orgazm beş kasılmadan sadece üçüne sahipken, şiddetli orgazm on ikide sekiz ya da daha fazladır. Orgazm duygusu, bu kasılmalarla oluşan kanın uzaklaşması sonucu ortaya çıkar (Sherfey, 1973). Kadının orgazmik platformundaki kasılmalar, erkekte orgazmı ve boşalmayı oluşturan aynı kaslarla gerçekleşmektedir. Erkekler ek olarak, prostat bezi, meni kesesi ve ejakülatör ampulün etrafını saran tüm kasların kasılmasını da yaşamaktadır. Ayrıca, başlangıç kasılmaları arasındaki aralık, kadın ve erkek için aynıdır. Kadın ve erkek cinsel tepkisi arasındaki anlamlı fark, birçok kadının orgazmı takiben tepkisiz bir evreye giriyor gibi görünmemesidir. Etkili cinsel uyarıcının devam etmesi durumunda, bir sonraki orgazm için potansiyel hemen ulaşabilir. Bu fenomen çoklu orgazm kapasitesi olarak bilinmektedir.